Güncel
Amerika-PKK İttifakına Karşı Türkiye’nin Seçenekleri-Kenan Alpay
Follow @dusuncemektebi2
Mevcut gelişmeler Türkiye ve Amerika arasında ciddi bir ayrışma, gerilim ve yakın gelecekte çok boyutlu bir krizi işaretliyor. Krizin mahiyeti PKK-PYD’ye verilen silahların ileride Türkiye’ye karşı kullanılma ihtimalinden daha derin, daha geniş ve daha yıkıcı sonuçlar doğuracak cinsten. Amerika ve Rusya’nın Suriye üzerinden Türkiye’ye karşı boğucu bir abluka uyguladığı ortada. Amerika da Rusya da hiçbir surette güvenilir değil. İsrail ve İran’ın pozisyonu da zerre kadar farklı değil. Peki, nasıl bir çıkış yolu bulunacak?
Türkiye ve Amerika arasındaki iliÅŸkilerin hızla krize doÄŸru sürüklendiÄŸi üzerinde neredeyse geniÅŸ bir ittifak var. Diplomatik münasebetler, üst üste bir araya gelen heyetler ve yapılan tafsilatlı beyanlar derinleÅŸen krizin önünü almakta yetersiz kalıyor. Çünkü Irak ama hassaten Suriye politikasında Amerika’nın aldığı askeri ve siyasi pozisyon Türkiye ile taban tabana zıtken adeta PKK’yı dar-uzun bir bölgede kanton ve tampon bir karakol olarak tahkim etmeye endekslenmiÅŸ bir durumda.
Obama yönetiminin yürüttüğü Suriye politikasını Trump’ın Türkiye lehine ciddi bir ÅŸekilde deÄŸiÅŸtireceÄŸine dair beklentilerin ne kadar temelsiz ve tutarsız olduÄŸu son haftalarda iyiden iyiye netleÅŸiyor. Her yönüyle ırkçı-ayrımcı ve de özellikle Ä°slam-Müslüman düşmanı Trump’ın salt ‘iÅŸadamı’ kimliÄŸi ve yerleÅŸik düzenle yaÅŸadığı çeliÅŸkiler dolayısıyla Türkiye’nin bölge tezlerine destek vereceÄŸine iliÅŸkin söylemler büyük bir boÅŸluÄŸa tekabül ediyor ancak. Dahası sahipleri nezdinde ileri düzeyde bir hayal kırıklığı hitap ettikleri kesimlerin dünyasında ise mevcut öfke ve nefreti arttırıyor sadece. Öfke ve nefreti artıran sebeplerden belki de en önemlisi Amerika Devleti’nin bölgedeki yıkım ve katliamları bir nebze olsun hafifletmekten imtina edip, PKK-PYD üzerinden kaosu büyütmek üzere stratejileri yürürlüğe sokmasıdır.
Yüzüne Gül, Arkadan Hançerle
16 Mayıs’ta CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ın Amerika’ya yapacağı ve BaÅŸkan Trump ile iki ülke arasındaki iliÅŸkilerin geleceÄŸine dair görüşmelerde bulunacağı gezi öncesinde Türkiye farklı bir adım attı. Genelkurmay BaÅŸkanı Org. Akar, MÄ°T MüsteÅŸarı Fidan ve CumhurbaÅŸkanlığı Sözcüsü Kalın’dan müteÅŸekkil üst düzey bir heyet Washington’da Amerikan yönetimiyle temaslar kurdu.
Temasların en önemli hedefi Amerika’nın PKK-PYD’yi silahlandırma politikalarına son vermeye, Suriye ve Irak’ta Türkiye aleyhine oluÅŸturulan PKK-PYD koridoru stratejisinden vaz geçmeye ikna etmekti. Fakat beklenen olmadı. Aksine Türkiye heyetiyle teamüllerin dışına çıkıp kısa bir görüşme de yapan Trump tam da o saatlerde PKK-YPG’nin Rakka operasyonu için ağır silahlarla donatılması için gerekli olan kararı imza ediyordu. Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı McMaster PKK-PYD’nin nasıl teçhiz edileceÄŸine dair kararı önce Türkiye heyetine ardından da tüm dünyaya ilan etti.
PKK-PYD’yi silahlandırmaya iliÅŸkin Amerikan yönetiminin aldığı kararın arkası hızla geldi. Albay Dorrian silahların dağıtımına aÅŸamalı olarak baÅŸladıklarını ilan etmekte gecikmedi. Fakat bu iÅŸler olurken bildik hikâyeler diplomatik dille yine piyasaya sokuluyordu. IŞİD’e karşı Türkiye’yle yakın iÅŸbirliÄŸi kadar Amerikan silahlarının asla Türkiye aleyhine kullanılamayacağına deÄŸin bir dizi teminat ilan edildi acilen. Türkiye’den yükselen tepkilerle eÅŸzamanlı olarak Amerikan yönetimi adına konuÅŸan sözcülerin yetki düzeyi artıyor ve bir o kadar da güven telkin ediliyordu. Mesela son açıklamalardan birini yapan Amerikan Savunma Bakanı Mattis “Türkiye’nin bütün endiÅŸelerini gidereceÄŸiz. Türkiye’yle çok yakın çalışacağız” gibi vurgularla itiraz ve tepkileri önlemeye çalışıyordu.
Amerika’nın yürüttüğü PKK-PYD’yi olabildiÄŸince geniÅŸ bir bölgede tahkim etme stratejisinin Suriye’nin kuzeyindeki Kürt bölgelerinden ibaret olmadığı aÅŸikâr. Münbiç ve Rakka gibi neredeyse hiç Kürt nüfusunun bulunmadığı bölgelere PKK-PYD’yi hâkim kılma yönünde derinleÅŸen askeri harekâtlar lafı edilen güvencelerin masallardan ibaret olduÄŸunu güçlü bir biçimde teyid ediyor zaten. Kaldı ki Amerika piyadesi ve lejyon birliÄŸi gibi hareket eden PKK-PYD’nin kendi güçlerini kat kat aÅŸan hedefler ilan ediÅŸi üzerinde dikkatlice durmak icap eder.
Seferberliğin Ortak Paydaları
Bu baÄŸlamda PKK-PYD’nin kurduÄŸu bir dizi demokratik-federal meclislerden birinin EÅŸ BaÅŸkanı olan Hediye Yusuf, The Observer’e yaptığı açıklamada hedeflerini şöyle izah ediyor: “Akdeniz’e ulaÅŸmak bizim kuzey Suriye için hedefimiz ve yasal hakkımız.” Bu hedefin Akdeniz’e açılan ticaret rotası için Amerika hesabına ilan edildiÄŸi besbelli. Ancak Hediye Yusuf, Suriye’nin sanılandan epeyce geniÅŸ bir bölgesini “terörden ve teröristlerden temizlemek” üzere PKK-PYD’nin hazırda beklediÄŸini ifade ediyor. Rakka’dan sonra Ä°dlip hatta Deyr-uz Zor’u da ‘cihatçı isyancılar’dan temizlemek üzere Amerika’yla birlikte harekât planlamaları yapılmış.
Mevcut geliÅŸmeler Türkiye ve Amerika arasında ciddi bir ayrışma, gerilim ve yakın gelecekte çok boyutlu bir krizi iÅŸaretliyor. Krizin mahiyeti PKK-PYD’ye verilen silahların ileride Türkiye’ye karşı kullanılma ihtimalinden daha derin, daha geniÅŸ ve daha yıkıcı sonuçlar doÄŸuracak cinsten. Amerika ve Rusya’nın Suriye üzerinden Türkiye’ye karşı boÄŸucu bir abluka uyguladığı ortada. Amerika da Rusya da hiçbir surette güvenilir deÄŸil. Ä°srail ve Ä°ran’ın pozisyonu da zerre kadar farklı deÄŸil. Peki, nasıl bir çıkış yolu bulunacak?
Türkiye’nin tek başına askeri harekâtlar düzenlemesi yüksek riskler içeriyor muhakkak. Ancak askeri harekâtları devreye sokmaksızın bırakın düşmanlarını hiçbir müttefikini ‘ikna’ etmesi mümkün deÄŸil. İçeride PKK’ya karşı yürütülen operasyonların baÅŸarısı önemli bir kazanım. Ancak sınırın ötesinde yaÅŸanan kronik açmazlar mevcut. Her ne kadar geçtiÄŸimiz haftalarda Åžengal ve Karaçok bölgelerine düzenlenen kapsamlı hava akınları Amerika ve Rusya’yla gerilime sebep olduysa da güçlendirilmiÅŸ ve uzun erimli bir seçenek olarak devreye sokulması gerekebilir.
Fırat Kalkanı son buldu ama ilan edilen hedeflerin oldukça gerisinde kaldı. Ä°laveten Türkiye en saçma ve zararlı politikasından yani Rusya ve Amerika’nın terör örgütü saydığı direniÅŸ örgütlerinden uzak durmaktan hızla vazgeçmelidir. Ahrar-uÅŸ Åžam’dan Tahrir-uÅŸ Åžam’a deÄŸin tüm direniÅŸ örgütlerini güçlü bir biçimde destekleyip koordine etmeden Türkiye’nin bu boÄŸucu ablukayı yarması mümkün gözükmüyor. Sadece PKK ve IŞİD’in deÄŸil Esed rejimi, Ä°ran, Rusya ve Amerika’nın da ölümcül tuzaklarını boÅŸa çıkaracak ilk hamlelerden biri de Ä°slami direniÅŸ örgütlerini ortak bir seferberliÄŸin parçası kılabilmektir.
Henüz yorum yapılmamış.